Costa şirketinin Kruvaziyer Gemisi ile İtalya-Fransa-İspanya Turu
Tüm dünyada popularitesi hizla artan gemi turlari, acentamizda da cok satilmaya basladigindan, ``şu gemilerle bir de ben gezeyim.. ´´ dedim ve ailemle birlikte gectigimiz Nisan ayinda ciktik yola...Bilgiyi paylasma adina, gördüklerimi bir gezgin ve de turizmci güzüyle sizlere de aktarmak istiyorum. Yazinin sonundaki resim galerisinde daha büyük resimleri inceleyebilirsiniz..
7 Gece Kruvaziyer Gemi Turu
Bizim turumuz, Italya’nin Savona sehri limanindan baslayip, Marsilya, Barselona, Palma de Mallorca sehirlerine ugradiktan ve ardindan denizde gecen bir tam günden sonra Roma (Civitavecchia) ve La Spezia bölgesi ile devam etti ve sekizinci gün sabah saatlerinde basladigimiz yerde, Savona limaninda sona erdi. Italyan Costa sirketine ait Costa Pacifica gemisiyle yaptigimiz tur hakkinda detaylari asagidaki satirlarda okuyabilirsiniz. Gemiye sadece baslangic duragi olan Savona’da binilmiyor tabii, her durakta inip binmek mümkün . Bu gemiler son yillarda Türkiye’de de Izmir, Kusadasi, Istanbul, Marmaris ve Antalya gibi limanlarimiza bolca turist getiriyor.
Bu gemi nasıl birşey?
Öncelikle biraz genel bilgi iyi gider: Mesela 2009 yapimi Costa Pacifica gemisinde tam 1504 kabin mevcut. Bizim turumuzda gemide 3800 yolcu, 1100 de mürettebat, toplam 4900 kisi vardi. Inanilmaz büyük ve modern bir gemi, yaklasik 300 metre uzun ve 35 metre genis, tam 14 katli ve 11 katinda asansörler calisiyor. 700 kisilik tiyatro ve müzikal salonu, kumarhanesi, voleybol sahasi, kosu pisti, wellness/spa imkanlari ve spor salonuyla, ayni anda 6 ayri yerde canli müzik sunumuyla dev bir birsey…Ne kadar büyük oldugunu, ancak yanina gittiginizde veya yanindan baska bir gemi gectiginde anlayabiliyorsunuz.
Nasıl bir tatil imkanı var?
Öncelikle sunu söyleyeyim, bu tip bir gezi, kafa dinleyip sakinlik arayanlar, tatilde tembellik yapmak isteyenler ve de yabanci kültürleri merak etmeyenler icin pek uygun degil. Her uyandiginizda gemi baska bir limana yanasmis oluyor ve kahvaltidan sonra gemiden inip o sehri geziyorsunuz, bunun icin topu topu 6-8 saatiniz var ve aksam verilen kalkis saatinden önce de gemide olmaniz gerekiyor. Ondan sonra aksam yemegine yetisme telasi, sonra müzikal gösteri falan derken..uyku saati geliyor ve ertesi gün baska bir sehirde yine ayni program.. Tabii bir de nerelerin gezilecegini önceden arastirmis olmaniz gerekiyor ki, bu kadar kisa sürede, Roma, Barselona gibi dev sehirleri layikiyla gezebilesiniz.
Ayni turu daha önce yapmis olanlar veya o gün o sehri gezmek istemeyenler, tabii ki gemide kalip geminin sundugu imkanlardan faydalanabiliyor, spor yapip, güvertedeki sezlonglarda güneslenip, kücük havuzlara, jakuzzilere girebiliyor..Ama ilk defa yaptiginiz turda, gemi Barselona’ya demirlemisken, sizin bu güzel sehri gezmek yerine gemide takilmaniz biraz sacma olur.
Gemide Yeme-içme
Gemilerde yeme-icme sunumu genelde tam pansiyon veya hersey dahil. Aksam yemekleri a la carte, öglen ve kahvaltilar acik büfe sunuluyor. Bizim gemide tam pansiyon‘a ilaveten bir restoranda gece yarisina kadar pizza, su, cay-kahve sunumu vardi. Bunun disindaki icecekler ücretli idi. Benim begenmedigim tarafi, özellikle kahvaltilarin cok kalabalik olmasi ve tam bir curcuna yasanmasi idi. Yüklü miktarda bir parayi bayilip, özel bir restoranda da, cok daha sakin bir ortamda yeme-icme hizmeti almaniz mümkün.
|
|
Gemi sallıyor mu? Midem bulanır mı?
Bizim turumuz esnasinda havalar cok güzeldi ve bazen hafifce bir sallanti hissediliyordu. Ara sira da gece yataken, denizin dalgali oldugu gecelerde, cok hafif bir sallanti hissediliyordu. Firtinali günlerde sanirim biraz daha fazla bir sallanti olabilir. Yasamadigim icin detayli anlatamayacagim. Normalde dümdüz yolda otomobille giderken midesi bulanan cocuklarimin bile hicbir sikayeti olmadi.
Gemide güvenlige cok önem veriliyor. Check-in sonrasi, kalkistan önce, can yelekleri giyilip, her biri 150 kisilik kurtarma filikalarinin yanina gidiliyor, buralarda mürettebat gerekli bilgileri veriyor, tehlike aninda kimin nereye gidecegi anlatiliyor.
|
|
Kruvaziyer turla dünyada nereleri gezebilirim?
Kruvaziyer turlar dünyanin her tarafinda yapiliyor, mesela Miami cikisli Karayipler turlari da cok meshur. Yine Singapur cikisli turlar var. Dubai cikisli, arap yarimada'sini dolasan turlar da var. Ama bunlarin en yaygin oldugu bölge, Akdeniz. Akdeniz‘deki turlar genelde Bati Akdeniz ve Dogu Akdeniz olarak ayriliyor. Bati Akdeniz turunu anlattim zaten. Bu turlarda Italya, Fransa, Ispanya sehirleri, bazen Tunus ve Malta da olabiliyor..Bu turun 10 gün falan süreninde bazen Kanarya adalari, Portekiz falan da olabiliyor. Dogu Akdeniz turunda ise mesela Venedik cikisli, Hirvatistan, Yunanistan, Türkiye ve bazen Misir’a kadar uzanan turlar mevcut. Avrupa’da mesafeler kisa oldugundan fazla deniz günü yok ama diger bölgelerde aralarda bazen 2,3 hatta 4 deniz günü olabiliyor ki bu günleri gemide dinlenip, aktivitelere katilarak gecirme imkani oluyor.
Bazen de ayni gemi bir turu bitirip, baska bir bölgeye gidebiliyor. Mesela bizim turumuzu bitiren Costa Pacifica gemisi, ayni günün aksami, yine Savona’dan baslayip, Portekiz, Ispanya’nin Atlantik kiyilarini takip ederek, Ingiltere’ye ugrayip 10 gün sonra Kiel limanina(Kuzey Almanya) demirledi.
Limanlar ve şehre ulaşım
Bu geziden bana en zor gelen bölüm, geminin yanastigi dev gibi limandan, sehir merkezine gitmek bölümü oldu. Gemi o kadar büyük ki, dev gibi limanin en uzak noktasina demirledigi icin, burada bir zaman kaybi yasandi. Limandan cikmak icin ya gemi sirketinin shuttle otobüslerine bir ton para verip iki km ötedeki sehir merkezine gideceksiniz, ya da biraz kafayi calistirip, saga sola bakinip, kücük bir ücret karsiligi 10 dakikada bir turlayan belediye otobüsüyle sehir merkezine gideceksiniz.
Gemi sirketleri, ugranilan sehirdeki turlari gemide oldukca yüksek bir ücret karsiliginda (40-80.-€ /tur) satiyorlar. Eger bu turlardan satin alirsaniz, gemiden inip otobüse biniyorsunuz ve baska hicbir seye karismiyorsunuz, rehber esliginde geziyorsunuz. Tabii ki rahat ama hem pahali, hem de bircok baska görmeye deger yerleri göremiyorsunuz, tüm gün baglaniyorsunuz.
7 Gecelik Batı Akdeniz Şehirleri turunda kısaca uğranılan şehirlere de değinecek olursak:
Savona: Bati Italya’da kücük ve sevimli bir liman sehri. Etrafi daglik. Burada liman, hemen sehrin göbeginde ve kücük. Bu, nispeten kücük limanda dev gibi gemi görüntüsü cok ilginc.. Savona’nin bati ve dogusunda kisa plajlar, yakin bölgede Cenova sehri ve Portofino, Santa Margarita gibi tatil kasabalari mevcut.
Marsilya: Fransa’nin ünlü liman sehrine ilk kez gittim. Sehrin turistik acindan en ilginc bölümü eski liman (Vieux Port), onun batisindaki tarihi Panier semti, Cathedrale de la Major Katedrali ve de tepedeki Basilique Notre Dame de la Garde kilisesi. Notre Dame kilisesine 60 numarali belediye otobüsüyle ciktik ve Marsilya‘ya tepeden baktik. Manzara cok güzel,tüm sehir ve liman ayaklar altinda, cikmaya deger.
Bir de eski limandan, civardaki koylara ilginc gemi turlari var, ancak zaman yetersizliginden bunlara katilamadik.
|
|
Marsilya’yi gezdigimiz gün, günlerden pazar idi. Tabii ki her yer kapaliydi. Fransizlar keyfinde düskün insanlar, turist falan taktiklari yok. O gün limanda, herbiri 3500 yolcu kapasiteli, 3-4 gemi olmasina ragmen `` bugün iyi is olur, dükkani acalim´´ gibi bir dertleri yok. Bir de dikkatimi cekti, en turistik bölge olan eski Liman bölgesinde bile restoranlarin menüleri genellikle sadece fransizca yazilmisti. Bu milliyetcilik neden? Herkes fransizca bilmek zorunda mi? Fransizlara göre bu sorunun cevabi ``evet´´ olmali. Onlar inatsa, ben de inatim, ben de ailemle birlikte orada yemek yemedim, harcama yapmamaya calistim, mümkün olan en az parayi Fransa’da birakip gemiye döndüm.
Barselona: Burasi harika ve tam yasanilacak bir sehir. Daha önce de gitmistim ve detayli bir gezi yazim var, oradan okuyabilirsiniz. Dolayisiyla burayi kisa kesiyorum. Barselona’da limandan cikmak hic sorun degil. Hemen geminin yanindan kalkan belediye otobüsü, sizi gidis gelis 3.-€ ya sehrin göbegi sayilan Kristof Kolomb heykeline ve Rambla caddesinin baslangicina götürüyor ve getiriyor.. Tarih, kültür, doga, plaj, carsi, alis-veris, hersey var burada. Eee..bu kadar turist olunca, hirsizi da bolmus diyorlar, cantalara dikkat!
Palma de Mallorca: Mallorca, Akdeniz‘in en popüler tatil adasi ve Balear takim adalarinin en büyügü. Gemi, adanin baskenti olan Palma de Mallorca'ya yanasiyor. Tabii 6-7 saat icinde adanin tamamini gezmek mümkün degil, ancak sehir turu yapabilirsiniz. Aslinda gitmek isteyenlere Mallorca adasini komple gezmelerini, tatil yapmalarini öneririm, cok harika bir yer, nefis koylari, uzun plajlari, ic kesimlerde -o kadar turiste ragmen- bozulmamis dogasi var..
Burada da limandan sehrin merkezne belediye otobüsü mevcut. Güzel manzara sevenlerin mutlaka Castell de Bellver kalesini gezmelerini öneririm. Nefis bir manzara onlari bekliyor. Sehrin merkezinden vazgecip tarihi Valdemossa köyü ve kücük bir koydaki Port de Soller kasabasina da bir tur yapabilirsiniz. Buralar daglik ve cok güzel yerler. Adanin daha uzak yerlerini bir günde gezmek icin gemi turu uygun degil, zaman yetersiz..
Mallorca ve adadaki gezip görmeye deger yerler ve plajlar ile ilgili kapsamli bir gezi yazisini 2014 yilinin sonbaharinda yayinlayacagim..
Roma: Italya’nin baskenti, Roma imparatorlugunun dogdugu sehir, tarihi, modasi, artist gibi insanlariyla Roma öyle bir günde gezilecek bir yer degil aslinda, üc gün falan lazim. Haa biz mecburen gezdik ama resmen ordan oraya kosturduk. Buraya daha önce gitmistim, sanirim ileriki yillarda yine gitmek isterim.
Roma deniz kiyisinda olmadigindan Kruvaziyer gemileri Roma’ya trenle 40-50 dakika uzakliktaki Civitacechhia kasabasinin limanina demirliyor. Orada limandan cikmak yine biraz karisik ama sonunda cikiliyor iste. Hemen Civitacehhia tren garina gidip, Roma yönüne giden ilk trene atlayip Vatikan’a yakin bölgedeki St.Pietro tren istasyonunda inip Vatikan’a yürüdük. Asiri kalabalik ve uzun kuyruklardan dolayi katedralin icine girmedik ve hemen sehrin dar ve tarihi sokaklarindan gecip Piazza Navona (Navona meydani) ve Pantheon’u kisaca bir görüp Roma imparatorlugunun dev antik tiyatrosu Colloseum’a dogru yol almaya basladik. Roma’nin merkezi öyle cok büyük degil, günde 4-5 km yürümeyi becerebilenler, rahatlikla hic arac kullanmadan her yeri yürüyerek gezebilirler. Vakti olanlara Vatikan‘daki katedralin icini de mutlaka gezmelerini öneririm.
Colosseum’a girmek icin sira beklemek gerekiyor. Bilet aldiginizda, Colosseum, hemen yanibasindaki Foro Romano bölgesi(kalintilar) ve de Domus Aurea sarayinin kalintilarini da gezebiliyorsunuz. Bu ücünü gezmek icin en az 3-5 saat zaman ayiirmak gerekiyor aslinda. Daha sonra Colosseum’dan sehir merkezine dogru yürürken önünden gectiginiz muhtesem bina, müze olarak kullanilan Venedik meydanindaki(Piazza Venezia) Monumento Vittorio Emanuele II’yi de gezmeden gecmemek gerekir.
Roma’nin ilginc taraflarindan biri de, hükümet binalari ve basbakanligin, buralardaki yer darligina ragmen, sehrin icinde olmasi. Dar sokaklardan gecerken iki de bir, bir bakanligin önündeki polislere ve polis arabalarina rastlamak mümkün.
Venedik meydanindan, kuzeye dogru uzanan uzun Via del Corso caddesini izleyerek meshur Trevi cesmesine (Fontana di Trevi) ve Ispanyol merdivenlerine(Piazza Spagna) ulasmak mümkün. Tabii burada söyle güzel bir poz verip kiyak fotograflar cekme düsünceniz varsa unutun. Her cektiginiz resim karesinde en az 50 tane kafa olacaktir. Karli, yagisli veya cok soguk bir havada giderseniz belki tek basiniza bir resim cektirme sansiniz yükselir. Ispanyol merdivenlerinin yakinindaki ara sokaklar, dünyaca ünlü lüks butiklerden alis-veris yapmak icin sabirsizlikla bekleyenleri tatmin edecek sokaklar. Mesela hemen Ispanyol meydanindan baslayan Via dei Condotti ile birkac sokak ilerideki Via Frattina ve bu ikisinin arasinda kalan üc dört sokak, tam da cüzdani bosaltip, cantalari doldurmak isteyenler icin uygun bir bölge diye düsünüyorum.
Vakti bol olanlar sehrin ana tren istasyonu Termini‘ye dogru da yürüyüp buralari gezebilir ama bircok Avrupa sehrinde oldugu gibi Roma’da da tren gari bölgesi, daha cok yabancilarin takildigi, ucuz lokanta, magaza gibi dükkanlarin oldugu cok ta cazip olmayan bölge.
Roma’yi hizlica gezdik ama aslinda üc tam gün gerekli. Gezi planiniz varsa bunu dikkate almakta fayda var.
La Spezia: Geminin sondan bir önceki duragi da La Spezia sehri oldu. Orta büyüklükte bir sehir olan La Spezia ilginc, güzel bir sehir ama burada gemiden inenlerin aslen iki hedefi var. Birincisi güneydeki Pisa ve Floransa sehirleri, bir de hemen cok yakindaki Cinque Terre (bes köyler) bölgesi. Pisa, özellikle de Floransa öyle 5-6 saatte gezilemeyeceginden, biz dogru tren istasyonuna gidip günlük bir bilet alip bu bes köyleri ziyarete gittik. Bu köyler kayalik bir bölgede, denize kiyisi olan ve de birbirlerinden birkac km araliklarla kurulu köyler. Motorlu arac yasak, cünkü dar ve kisa bir ana sokagindan baska bir alani yok. Bütün evler üstüste. Trenle bir köyden digerine bir iki dakikada ulasabiliyorsunuz. Tabii tren yolu yapacak yer de olmadigindan tünellerle isi cözmüsler. Burasi cok ilginc bir bölge. Romantik mi desem, gizemli mi desem, herseyden biraz var..La Spezia’ya en yakin köy Riomaggiore. Riomaggiore’den kiyi boyunca uzanan via del amore (Ask yolu, sevgi yolu) patikasini yürüyerek komsu köy Manarola’ya ulasabilirsiniz. Burasi da tepede kurulu bir köy. Daha sonraki köy Corniglia, denize kiyisi olmayan, tepede kurulu bir köy. Tren istasyonundan epey bir merdiven cikarak köye ulasmak mümkün.
|
|
Daha sonraki köy, en güzellerden biri olan Vernazza köyü. Buranin tepede kücük bir de kalesi var. Bes köyden sonuncusu da Monterosso al Mare köyü. Bu sonuncusu digerlerinden farkli, biraz daha büyük, daha genis bir alanda kurulu ve cok güzel, buraya da mutlaka gitmelisiniz.
Günlük turumuzu bitirdikten sonra La Spezia’daki pazari da gezip gemimize döndük. Sona aksami da gemide cesitli eglence imkanlariyla gecirdikten sonra sabah uyandigimizda, gemi cikis noktamiz olan Savona Limanina demirlemisti bile. Hemen limandaki park yerinde görevlilere biraktigimiz arabamiza binip, Milano ve Como gölünü de ziyaret ettikten sonra evimize yogru yol aldik.
Kisaca Milano sehrine de deginecek olursak; bana pek cekici gelmedi. Sehrin merkezinde meshur katedrali ve katedralin arkasinda carsi caddeleri mevcut.
Bu caddeler icinde dünyaca ünlü magazalarin bulundugu birkac sokak ta var. Turistler buralarda meraktan geziniyor ``aaa bak Gucci, bak Armani..vs´´ gibi. Bir de katedralin hemen solunda meshur Galleria Vittorio Emanuele II isimli, üstü cam kubbeli lüks alis-veris merkezi var. Milano'nun bir de, su anda müze olarak kullanilan kalesi var, zamani olanlar icin burasi da gezmeye deger bir yer.
Son olarak Italya’nin Isvicre sinirindaki Como kasabasini ve Como gölünü ziyaret ettik ki burasi da görülmeye deger, cok güzel bir bölge. Gölde kücük gemilerle tur yapilabiliyor, sahil seridi de cok güzel düzenlenmis. Como’nun tarihi merkezi de tüm Avrupa sehirlerinde oldugu gibi, en temiz, en bakimli ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer. Como’da gölü turlayan cesitli gemi seferleri var. Hic vaktiniz yoksa bile en azindan bir saatlik, Comodan kalkip, Torno’dan geri dönülen kücük gemi turunu mutlaka yapmanizi öneririm.
Bu bölge, cok daha kapsamli gezilmesi gereken, gölleri, nehirleri ve ilginc kasabalariyla cok ilginc bir bölge. Buradaki gezimizi de bitirdikten sonra, Isvicre‘nin nefis manzaralarini seyrede seyrede Almanya’ya geri döndük..
Umarim Kruvaziyer gemi turunu anlattigim bu gezi yazimi begenmissinizdir ve böyle bir gezi yapmak isteyenlere faydali bilgiler verebilmisimdir.
Bir sonraki gezi yazisinda bulusmak üzere hoşçakalın.
Ercan Toprakyaran/ www.et-reisen.de
|